- Öze Dönüş Hareketi
- Röportaj
- Öze Dönüş Dergisi
- Duyurular
- Öze Dönüş Kitaplığı
- Basın Açıklamaları
- Adıyaman Öze Dönüş
- Diyarbakır Öze Dönüş
- Bitlis Öze Dönüş
- Erciş Öze Dönüş
- Hakkari Öze Dönüş
- İzmir Öze Dönüş
- Makaleler
- Kahta Öze Dönüş
- Mardin Özedönüş
- Diğer Etkinlikler
- Mina Öze Dönüş Der
- Muş Öze Dönüş
- Öze Dönüş Mamoste Der
- Öze Dönüş
- Nurşin Öze Dönüş
- Tatvan Öze Dönüş
- Şırnak Öze Dönüş
- Van Öze Dönüş
- Yüksekova Öze Dönüş
- Tercüme / Analiz
- Haberler
ŞİDDET EYLEMLERİNE VE BOKO HARAM’A KINAMA
Öze Dönüş Platformu Yaptığı Basın Açıklamasıyla Şiddet Eylemlerini ve Boko Haram’ı Kınadı...
10 Mayıs 2014 Cumartesi 22:44
BASIN AÇIKLAMASI
Son yıllarda hızlı bir artış kaydeden şiddet hareketleri, özellikle mezhep içerikli veya dine dayalı olduğu ifade edilen terör eylemleri bütün İslam alemini etkisi altına almıştır. İslam coğrafyasında etkili olan bu dini söylemli terör ve anarşi hareketleri İslam coğrafyasını güvensiz ve emniyetin olmadığı bir alana dönüştürmüştür.
Bugün İslam alemi farklı bir şiddet sorunu ile karşı karşıyadır. Bazı grupların yersiz ve gereksiz bir şekilde hiç bir hakka ve hukuka riayet etmeyen, bütün değerleri çiğneyen davranışları ve şiddet eylemleri artık bizzat İslam’ın kendisini tehdit edecek dereceye ulaşmıştır. Ağızlarından Kur’anı ve sünneti düşürmeyenler açıkça Kur’anın ve Resulullah’ın koyduğu emirlerini ihlal etmektedirler. Barış, rahmet ve şefkat dini olan İslam; bu gruplar üzerinden vahşet, terör ve anarşi dini olarak milyarların zihnine işlenmektedir.
Son olarak Nijerya’ da Boko Haram örgütünün kaçırdığı ve pazarda esir olarak satacağını ilan ettiği kızlar üzerinden yine aziz İslam’a saldırılar başladı. Ne vahimdir ki buna sebep olanlar İslam adına hareket ettiğini iddia eden yapılardır. Rahmet ve merhametin membaı olan dinimiz ne şekilde oluştuğu anlaşılmayan bu fraksiyonların yaptıklarından beridir. Ömrünü mazlumlara, köleliği kaldırmaya, adalete ve özgürlüğe adayan bir peygamberin getirdiği ilahi dinin cahiller eliyle itibarsızlaştırılmaya çalışılması kabul edilemez bir durumdur.
Vahabi tekfirci şiddetin kaynağı bellidir ve kesinlikle amacı ve gayesi de İslam için değildir. ABD-Suud ortak projesi olduğu aşikar olan bu terör şebekeleri bir çok gayeye hizmet etmektedir. Temel amacı İslamı ve İslami hareketlerin imajını kirletip onları insanların gözünde terör ve terörizmle özdeşleştirmektir. Bu gruplar Müslümanların başarılı olduğu yerlere sürülerek hem İslami hareketlerle savaştırılmakta hem de karşıt devrim görevini yerine getirmektedirler. Cezayir’de GİA, Somali’de ŞEBBAB, Afganistan’da EL-KAİDE, Irak’ta ve Suriye’de İŞİD ve daha niceleri bu karşıt devrim görevlerini icra etmiştir.
Uzun bir süredir Irak’ ta ve Suriye’de yaşananlar; İslam’ın sığ bir bakış açısıyla ve yüzeysel bir şekilde yorumlanmasının bir sonucudur. Sığ görüşlü, bağnaz ve tutucu bazı hareketlerin türemesi, toplumu tekfir etmeleri, kendileri ile toplum arasına mesafe koymaları, şiddeti halka karşı da uygulamaları neticesinde İslami kavramlar kirletilmiştir. Bu durum İslam’ın mücadele geleneğine, savaş hukukuna uymadığından düşmanları tarafından Müslümanların aleyhine kullanılmış İslam ile terör özdeşleştirilmeye çalışılmıştır.
Kuran’ın “Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda savaşın, (ancak) aşırı gitmeyin” (Bakara, 190) gibi emirleri ve Hz. Peygamber’in savaşlarda kadınlara, çocuklara, yaşlılara kendisini ibadete vermiş ruhbanlara ve mâbedlere dokunulmaması yönündeki açık talimatları üzerine gelişen İslam hukukunda, savaş sırasında sivillerin hedef alınmaması ilkesi oturmuştur. Hatta Ortaçağ İslam alimlerinin bazıları, kuşatmalar sırasında mancınık kullanılmasına bile onay vermemişler, çünkü bunun şehirdeki masumları da öldürebileceğini düşünmüşlerdir. Oysa bu din adına silahlanıp sözde cihat eden Vahabi- tekfirci terörist örgütler kadın-çocuk ayrımı yapmaksızın ve hedef gözetmeksizin saldırılar düzenlemektedirler. Bu eylem ve saldırılar İslam savaş hukukunu açıkça çiğnemektedir ve kesinlikle İslam geleneğine aykırıdır. Bir “bid’at” ve sapmadır, fitne ateşinin alevlendirilmesinden başka bir şey değildir.
Her ne sebeple olursa olsun Müslümanlar kesinlikle terör ve şiddetten uzak durmalı, barış ve rahmet dini olan İslam’ın adına yaraşır bir tavır içinde olmalıdır. Haksızlıklara tepki göstermek doğal bir hak olmakla beraber, hiç bir gerekçe masum insanları öldürmeyi, sivil bireyleri sakat bırakmayı meşrulaştıramaz. Şiddet, adalet veya erdem maskesi taşısa da, özü değişmez
İslâm dininin bu konudaki emir ve yasakları karşısında bütün Müslümanlara düşen, fitne ve fesattan, şiddet ve terörden uzak kalmak, bu düşüncedeki insanlara itibar etmemek, birbirlerinin farklılıklarına tahammül ederek birbirini sevmek, birlik ve beraberlik içerisinde kardeşçe yaşamaktır.
Müslümanlar yıllardır yaşanan işgal, haksızlık ve sömürüye, ümmet coğrafyasına yönelik müdahalelere çok ciddi reaksiyon göstermelerine rağmen ne yazık ki bu örgütlerin kirli yöntemlerini cesur bir şekilde sorgulayamadı yada sorgulamadı. Kanlı eylemleri yeterince kınanmadı, bunu yapanlara açık tavır alınmadı, bu itirazı kitleselleştiremedi. Uluslararası şer güçlerine karşı mücadele ederken, içinde ki kötüleri dışarı atamadı.
Gözyaşı, kan ve ateş deryasına dönmüş olan ve mazlumların feryadının arşı titrettiği İslam coğrafyasındaki bu ateşe Müslümanlar su dökmeleri gerekirken, yaşanan savaşlara taraf olarak bu tekfirci ve dışlayıcı zihniyeti cesaretlendirmekte, zulümlerine ortak olmaktadırlar.
İslam düşmanı batı ve yerli işbirlikçilerinin bu tip olay ve haberleri kötü bir ajitasyonla İslam diye lanse etmeleri, medyaları eliyle toplumlarına bilinçli olarak böyle bir Müslüman prototipi sunmaları; Müslümanların yerinde ve zamanında bu cinayetlere tepki koymamalarından kaynaklanmaktadır.
Nezaketin, barışın, merhametin ve insana değerin zirve noktası olan aziz İslam ne içimizdeki beyinsizlerin ne de batı ve uşaklarının eliyle kirletilemez.
Bosna’ da, Afganistan’ da, Ebu Gureyp’ te Guantanamo’ da Filistin’ de işlenen zulüm ve katliamlar hafızalarda hala canlıyken, İŞİD, El Kaide, Boko Haram gibi yapıların yaptıkları ile İslam’a saldırmak ve kirletmeye çalışmak beyhude bir çabadan başka bir şey değildir ve bu yapılar İslam ümmetini asla temsil etmemektedir.
Boko Haram’ ın yaptığı bu eylemi şiddetle kınayarak duyarlı her Müslümanı bu tip yapı ve eylemlere karşı güçlü bir duruş sergilemeye çağırıyoruz.
Kaçırılan kızların salimen ve derhal serbest bırakılmalarını talep ediyor bu tip eylemleri yapanların İslam’a ve Müslümanlara zarar verdiğini düşünüyoruz.
Şüphesiz ki yaptığımız her güzel şey aziz islamın bize kazandırdıklarındandır, kötü ve yanlış fiillerimizde bizim cahilliğimizdendir.
ÖZE DÖNÜŞ PLATFORMU
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Öze Dönüş
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.