21 Kasım 2024
  • İstanbul7°C
  • Ankara16°C
  • Van7°C

ÖZE DÖNÜŞ HAREKETİ'NDEN BASINA VE KAMUOYUNA

Öze Dönüş Hareketi artan şiddet olaylarına yönelik bir basın açıklaması yayınladı.

Öze Dönüş Hareketi'nden Basına ve Kamuoyuna

03 Ağustos 2015 Pazartesi 09:04

     Bismillahirrahmanirrahim

     Kürd ve Kürdistan sorunu bağlamında otuz yıl süren iç çatışmanın 2013'ün başlarında yerini siyasi mücadeleye bırakması, geniş kesimlerce kabul görmüş, kitlelerde heyecan yaratmış ve umutları yeşertmişti. Ne var ki, kültürümüzde baskın kod niteliğinde olan şiddet, sorunun siyasi yöntemlerle çözümüne izin vermedi ve kısa sürede tekrar siyasetten silaha dönüşü sağladı.

     Faturası hayli ağır olan otuz yıllık neticesiz tecrübeye rağmen siyasi yöntemden silahlı yönteme dönüş, tarafların birbirini suçlamasıyla ve iki tarafın dışındakilerinin de taraflardan birini tutup ötekini itham etmesiyle izah edilecek ve içinden çıkılacak kadar basit değildir. Sorun, siyasi meselelerin siyaset ve diplomasiyle değil, silahla çözüleceğine olan inanç ve zihniyet sorunudur ki, bu sorun Asya'nın doğusundan Afrika'nın kuzeyine kadar uzanan İslam dünyasının neredeyse her noktasında kendini göstermektedir.

     Kürd sorununun çözümünde kısa sayılabilecek siyasi bir denemeden sonra yeniden silahlı yönteme dönüş, esasen İslam dünyasını ve özellikle Ortadoğu'yu sarmalayan şiddet kültürünün bizde de ne kadar köklü olduğunu göstermektedir. Genelde İslam dünyası, özelde de Ortadoğu ve Kürdistan büyük bir medeniyet sorunuyla karşı karşıyadır. Zira medeni toplumlar ve medeni insanlar sorunlarını çatışarak, dövüşerek değil konuşarak çözerler. Medeni toplumlar ve insanlar, sorunların çözüm aracı olarak silahı değil siyaseti ve dili tercih ederler.

     Biz Öze Dönüş olarak başından beri her türlü sorunda, özellikle de Kürd ve Kürdistan sorununda çözüm aracı olarak silahı ve çatışmayı değil, siyaseti ve diplomasiyi benimsedik, savunduk, önerdik ve sonuna kadar da siyasi yöntemleri savunacağız. Şiddeti ve silahı hiçbir zaman çözüm aracı olarak görmedik. Zira şiddet, sorunu çözmez, sorunu teşdit eder. Şiddet, şiddeti doğurur ve karşılıklı şiddet, hukuksuzluğu getirir. Hangi etnik, dini, mezhebi ve ideolojik zeminde şekillenmiş olursa olsun, hiçbir devletin ve örgütün silahlı yöntemi uygulamasını, şiddete başvurmasını mazur göremeyiz. Örgütler silah kullanamaz, devletler kullanır veya devletler silah kullanamaz örgütler kullanır gibi yaklaşımların tümünü red ediyoruz. Ne devlet ne de örgüt şiddete başvurmakta mazur değildir. Çünkü siyaset yöntemi herkes için açık ve uygulanabilirdir.

     Siyaset yerine silahların konuştuğu yerde saflar keskinleşir. Herkes birbirini taraflardan birinin yanında veya karşısında konumlanmaya zorlar. Bu, doğru bir yaklaşım değildir. Zira herkes çatışan taraflardan birini tercih ederse, hem çatışma sıradanlaşır hem de topyekun bir savaşa dönüşür. Oysaki böyle zamanlarda herkesin topyekun savaşın karşısında, barışın yanında saf tutması, silahın yerine siyaseti tercih etmesi gerekir. Doğru olan da budur.

     Savaşın kızıştığı zamanlarda barıştan söz etmenin anlamsız olduğunu savunanlar olabilir. Asıl olan, savaş zamanında barışı savunabilmektir. Barış zamanında herkes barış havarisi kesilebilir. Savaş zamanında barışı konuşmak, zor zamanlarda konuşmaktır. Büyük insanlar, bilge insanlar savaş zamanlarında barışı gündeme alır ki, yıkıcı savaş sona ersin.

     Şiddete yönelen taraflara çağrı yapıyoruz: Hayat savaş üzere değil, barış üzere daim olabilir. Hayat barış üzere kaimdir. Otuz yıllık neticesiz savaş deneyimine rağmen savaşa dönmek, taraflara ağır sorumluluklar yükler. Tarafları hukuksuz uygulamalara sürükler. Nice masum insan canını ve malını kaybeder ve kaybetmeye başladı.

     Eninde sonunda hayat gerçeği, masaya oturmayı ve sorunları siyaset ve konuşmayla çözmeyi dayatacaktır. Bu gerçeğe rağmen savaşmak, sorumlu bir davranış değildir.

     Herkesi sorumlu davranmaya, medeni toplumlar ve medeni insanlar gibi konuşarak sorunları çözmeye, siyasete geri dönmeye davet ediyoruz. Kürd ve Kürdistan sorunu siyasetle, karşılıklı güven tesisi ve konuşmakla çözülür. ABD'ye güvenerek ve onunla ittifak yaparak çözülmez. ABD’ye güvenen Kürdler de Türkler de kaybeder ve kullanılır. Kürd sorunu Baas rejimine güvenilerek de çözülmez. Kan akıtarak hiç çözülmez. Zira kan, kan ile temizlenmez; kan, su ile temizlenir. Hepimizin kana değil, suya ihtiyacı vardır.

     Halkımıza da sesleniyoruz: Savaşın tarafı değil, barışın tarafı olalım. Savaşı kışkırtmayalım, barışı teşvik edelim.

     Hepimizin tarafı barış, yöntemi siyaset olsun. Zaman barışı, siyaseti ve medeniyeti savunma zamanıdır.

     Kamuoyuna saygıyla duyurulur."


     ÖZE DÖNÜŞ HAREKETİ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.