21 Kasım 2024
  • İstanbul19°C
  • Ankara10°C
  • Van8°C

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ FESHEDİLMELİDİR

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ FESHEDİLMELİDİR

25 Ağustos 2020 Salı 22:54

 

 

 

 

 

İSTANBUL SÖZLEŞMESİ FESHEDİLMELİDİR

 

 

“İstanbul Sözleşmesi”, her ne kadar “kadına şiddeti önleme” sözleşmesi olarak bilinse de, esasen LGBTIQ+ ile tanımlanan ve her gün tanıma yeni bir harf eklenerek kapsamı genişletilen, doğal olandan farklı, habis, hazzcı ve ahlaksızlıkla özdeş tanımları, bir hukuk normu haline getiren, bu anormalliklere koruma kalkanı oluşturarak adeta kötülüğü teşvik eden bir anlaşmadır.

“Kadına şiddeti önleme” tanımı, toplumsal çürüme ve ahlaksızlık olarak ifade ettiğimiz farklı “cinsel sapkınlık” serbestisine başlık haline getirilmektedir.

Oysa çok daha önemli bir misyonu var sözleşmenin. O da;

·3. Madde b fıkrasına “partnerlik” tanımı eklenerek, eşcinsellik temelli birlikteliklerin normalleştirilmesi ve sözleşme ile korunması.

· 4. Madde 3. Fıkra’da “cinsel yönelim”, “cinsel tercihler” , “cinsel kimlik” gibi tanımlar eklenerek her türlü sapıklığın kanunla koruma altına alınması.

· 12. Madde 1. Fıkra’da örf, gelenek ve toplumsal rollerin ortadan kaldırılmasını ifade ederek, din ve örften neş’et eden ve toplumu ayakta tutan hasletlere savaş açması.

· 12. Madde 5. Fıkra’da namus kavramını “sözde namus” olarak ifade ederek değerlerimizi yok sayması, aynı maddede din, örf ve namus değerlerini aile hukukunda yok sayması. Ancak kadınla beraber var olabilen aile ile kadını, karşı karşıya getirmesi, “partner” olarak tanımlanan “kadın-kadın” veya “erkek-erkek” şeklindeki birlikteliklerin de bu kanunla

meşrulaştırılması, dolayısıyla kadının aşağılanması, eşcinselliğin normalleştirilmesi.

Dün, bir kamu kurumu olan diyanet başkanını, sırf görevi gereği Kur’an’dan bir ayet okuduğu için, mahkum etmeye çalışanlar, bu gün ve yarın, hayatını Kur’an’a göre şekillendiren, eşcinselliği haram gören ve bunu ifade eden herkesi sözleşme maddelerine göre “eşcinsellere şiddet” uygulama fiilinden mahkum etme gücüne sahiptirler.

Unutulmamalıdır ki, Lut kavmini helak eden olgu, sadece eşcinsel sapkınlığın artması değil, Lut kavminin bu sapkınlığa yeterli ve gerekli tepkiyi göstermemesidir.

İstanbul Sözleşmesi’nin 80’inci maddesinde “her taraf istediği zaman Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’ne yapacağı bir bildirimle bu sözleşmeyi feshedebilir” denmektedir.

Yukarıda mahzurlarıyla birlikte ifade edilen, dinimize, aile yapımıza, toplumsal ahlaka temel ahlaki değerlere savaş açmış olan ve esasen “toplumsal cinsiyet eşitliği, aynı cinsler arası sapkın seksüel yönelimi meşrulaştırma sözleşmesi” olan İstanbul Sözleşmesi, 80. Madde işletilerek derhal iptal edilmelidir.

Ayrıca; İstanbul Sözleşmesi’nin gölge maddesi olarak Türkiye aile hukukuna dahil edilen 6284 nolu kanun maddesi, İstanbul Sözleşmesi’nin gölgesinden çıkarılarak, yeniden düzenlenmeli “kadının beyanı” esas alınmamalı, haklının beyanı esas alınmalı ve ailelerin dağılmasının önüne geçilmelidir.

İstanbul Sözleşmesi ve İstanbul Sözleşmesi’nin tüm eklerini, öncesini ve devamını ifsad hareketinin yasaları olarak görmekteyiz.

Hulasa, bu ifsad hareketinin tüm metinleri ve kanunları iptal edilerek, toplumumuzdan ve ailelerimizden uzak kılınmalıdır.

Bu ülkede yaşayan izzetli ve şerefli bireyleri, toplulukları, camiaları, cemaatleri, izzet ve şerefi sertac edinen her yapıyı; annelerimiz, kızlarımız ve eşlerimiz olan kadını, babalarımız, oğullarımız ve eşlerimiz olan erkeği, insanlığın izzetini korumaya, neslin pak ve şerefli bireylerden üremeye devam etmesinin mücadelesini vermeye davet ediyoruz.

Kamu oyuna saygıyla duyurulur.

ÖZEDÖNÜŞ HAREKETİ

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.