Ahlak ve eğitim kelimeleri başlı başına iki ana konu olarak işlenebilecek kavramlardır. Ben bu iki kelimenin anlamlarını kısa ve öz bir şekilde vermeye çalışıp daha sonra ahlak eğitiminden ne kastettiğimi anlatmaya çalışacağım.
AHLAK الأخلاق
İnsanın iyi veya kötü olarak vasıflandırılmasına yol açan manevi nitelikleri, huyları ve bunların etkisiyle ortaya konan iradeli davranışlar bütünü; bunlarla ilgili ilim dalı.
Ahlak Arapçada “seciye, tabiat, huy” gibi manalara gelen hulk veya huluk kelimesinin çoğuludur. Sözlüklerde çoğunlukla insanın fiziki yapısı için halk, manevi yapısı için hulk kelimelerinin kullanıldığı kaydedilir.(1)
Başta hadisler olmak üzere İslami kaynaklarda hulk ve ahlak terimleri genellikle iyi ve kötü huyları, fazilet ve reziletleri ifade etmek üzere kullanılmış; özellikle iyi huylar ve faziletli davranışlar hüsnü’lhuluk, mehasinü’lahlak, mekarimü’lahlak, el-ahlaku’lhasene, el-ahlaku’lhamide terimleriyle, kötü huylar ve fena hareketler ise sûü’lhuluk, el-ahlaku’zzemime, el-ahlaku’sseyyie gibi terimlerle karşılanmıştır.
Edep ve Ahlak Terimleri Aynı Anlamdamıdır?
Ahlak yanında yeme, içme, sohbet, yolculuk gibi günlük hayatın çeşitli alanlarıyla ilgili davranış ve görgü kurallarına, terbiyeli, kibar ve takdire değer davranış biçimlerine, bunlara dair öğüt verici kısa ve hikmetli sözlere ve bu sözlerin derlendiği eserlere “edep veya adab”denilmiştir. İslamiliteratürde edep terimi ilk dönemlerden itibaren özel davranış alanları hakkında kullanılırken ahlak, tutum ve davranışların kaynağı mahiyetindeki ruhi ve manevi melekeleri, insanın ruhi kemalini sağlamaya yönelik bilgi ve düşünce alanını ifade etmiştir. Bu sebeple, İslam’da önceleri İran kaynaklı edep literatürü hakimken daha sonra bunun yerini ahlakın aldığı görüşü gerçeği yansıtmamaktadır.(2)
Nitekim Kur’an-ı Kerim’de Hz. Peygambere(a.s) hitaben, "Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin."(3) buyrulmaktadır.
Yine Hz. Peygamber(a.s) bir hadislerinde, “Ben, ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”(4) buyurmaktadır.
Hz. Hatice annemizin de Hz. Peygamberin(a.s) ahlakı için “O'nun ahlakı Kur'an'dı. “(5) dediği rivayet edilir.
Bu ayet ve hadislerden de ahlak kavramının daha geniş ve kuşatıcı bir kavram olduğu açıkça görülmektedir.
Ahlak kavramı insana has bir kavramdır, hayvanlarda ahlak aranmaz. Hayvanlar sadece iyi hareketleri yapmaya şartlanmış varlıklardır. Oysa insan, iyi ve kötü davranışlar sergileyebilecek şekilde yaratılmıştır.
Ahlak iyi ve kötüyü birbirinden ayırma yetisidir ve insanın fıtratında vardır diyebiliriz.
Ahlakın konusunu insanın karakteri, iyi ve kötünün tespiti, iyiyi alıp kötüden kaçınma yolları, insanın yapması gereken vazifeler oluşturur.
İnsan, ahlak sayesinde davranışlarındaki güzel ve çirkin olanı anlarken fazilet ve reziletleri de kavrar; ahlaki faziletlerle süslenme ve kötülüklerden yahut manevi hastalıklardan kurtulma yollarını öğrenir.
EĞİTİM
Değişik bakış açılarınca çok fazla tanımı vardır eğitim kavramının.
Ayrıca, eğitim ile öğretim kelimeleri genellikle birlikte kullanılıyor ve çoğunlukla birbirine karıştırılıyor.
Eğitim, Türkiye üniversitelerinde genel kabul görmüş şekliyle"Bireyin davranışında, kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme sürecidir."(6) şeklinde tanımlanır.
Öğretim ise belli bir konunun belli bir zaman diliminde bireylere kazandırılması için yapılan çalışmalar olarak tanımlanmaktadır.
İslam kültüründe genellikle eğitimin karşılığı olarak “terbiye”, öğretimin karşılığı olarak “talim” kullanılmaktadır.
Ayrıca öğrenim için “tahsil” ve daha çok eğitimi ifade etmek üzere “tedris, te’dib, tehzib, siyaset, tezkiye, irşad” gibi kelimelere yer verilmektedir.
Sözlükte “Bir şeyin gerçek yönüyle kavranması, bir nesnenin şeklinin zihinde oluşması, nesnenin gerçek haliyle bilinmesi” anlamındaki ilm kökünden türeyen “talim”“birine bilgi öğretmek, ders okutmak” demektir.(7)
Bilgi öğretme işini yapana “muallim”, bilgi öğrenene “müteallim”veya “talebe”denir.
“Korumak, ıslah etmek, gözetmek, yükseltmek” anlamlarındaki“rab” kökünden türeyen “terbiye” kelimesi “çocuğu veya ekini besleyip büyütmek, geliştirmek” manasına gelir.(8)
Ragıb el-İsfahani, terbiyeyi “Bir şeyi en mükemmel derecesine ulaşıncaya kadar adım adım inşa etmek…” şeklinde tanımlar.(9)
Beyzavi ise “Bir şeyi derece derece geliştirerek kemaline ulaştırmak…” diye açıklayarak bunun bütün canlılar için söz konusu olduğunu söyler. (10)
Yetişme ve gelişme bütün canlılarda görülürse de terbiye daha çok insan hakkında kullanılan, onun bedeni, zihni, ahlaki gelişmesini ve olgunlaşmasını sağlamayı ifade eden bir terim haline gelmiştir. Bu faaliyetin önemi, ilkeleri, metotları, etkileri ve hedefleri gibi konulardan bahseden disipline de terbiye ilmi veya kısaca terbiye denilmiştir.
“Öğrenmek ve ezberlemek” anlamındaki ders kökünden türeyen “tedris” “öğretmek, ders vermek” demektir. Ders veren kimseye müderris, ders okutulan yere medrese adı verilir.
Terbiyeden başka eğitim karşılığında kullanılan bir kelime “iyi tutum, incelik, kibarlık” anlamındaki “edeb” kelimesinin türevi olup “eğitmek, bilgilendirmek” manası taşıyan “tedib”dir. Cevheri, tedibi “Kişinin eğilim ve davranışlarının bizzat kendi iradesiyle veya dış bir otoritenin etkisiyle kontrol edilip yönlendirilmesi…” diye açıklar. Aynı müellif tehzibi de “arıtmak, ahlakını güzelleştirmek” şeklinde tarif eder. (11)
Ayrıca tedibi “talim”, tehzibi“temizlemek, saflaştırmak” biçiminde açıklayanlar da var.
Ahlak eğitimi ve öğretimi için “tehzibü’l-ahlak” terkibi kullanılmıştır. Yahya b. Adi, İbnMiskeveyh, Nasirüddin-i Tusi, Gazzali gibi müellifler ahlak konusundaki kitaplarına veya eserlerinin ahlaka ilişkin bölümlerine bu adı vermiştir. “Siyaset” kelimesinin “yönetmek, emretmek ve yasaklamak, boyun eğdirmek” gibi manaları yanında “eğitmek, tedip etmek” anlamına geldiği de belirtilir.(12)
“Tezkiye” ise “temizlemek, ıslah etmek” ve özellikle “nefsi arındırmak, geliştirmek” gibi kısmen terbiyeye yakın anlamlarda kullanılır. “Doğru yolu bulup kararlılıkla benimsemek” manasındaki rüşd kökünden türeyen “irşad” “doğru yolu göstermek” demektir ve daha çok dini alanlarda yaygın eğitim hizmetleri için kullanılır.(13)
AHLAK EĞİTİMİ
Kadim kültürümüzde bu kadar zengin ve çeşitliliğe sahip kavram varken günümüzde bunların neredeyse hiçbiri kullanılmayıp sadece “eğitim ve öğretim” kelimelerinin kullanılması, mevcut sistemin eğitim meselesini ne kadar kısırlaştırmış, yüzeyselleştirmiş ve itibarsızlaştırmış olduğunun bir göstergesidir.
Buna rağmen, mevcut sistemde “eğitim”yapılmamakta sadece “öğretim” yapılmaya çalışılmaktadır. Öğretimin amacı ise insan davranışlarındaki güzel ve çirkin olanı anlayıp, fazilet ve reziletleri kavratmak olan ahlak değil, kişileri hedeflenen meslek sahibi yapmaktır. Onun da ne kadar yapıldığı sonuçlarıyla ortadadır.
Eğitimin konusu insandır, insanı sağlıklı bir şekilde tanımayan, insanın ne olduğunu anlayamayan bir sistemin insanı eğitmesini bekleyebilir miyiz?
İnsan sosyal bir varlıktır; Rabb’ine, kendine, diğer insanlara ve insan dışındaki canlı cansız varlıklara karşı sorumlulukları vardır.
Eğitimin amacı bu sorumlulukları hatırlatmak, canlı tutmak kişinin Rabb’iyle, kendisiyle diğer insanlarla ve çevresiyle uyumlu bir halde yaşamasını sağlamaktır.
Bu da ancak ahlak’ı anlamak, kavramak ve ahlaklı bir insan olmaya çalışmakla mümkün olur.
Bu bağlamda “Eğitim ahlaklı insan yetiştirme sürecidir.” diyebiliriz.
Ahlaki olmayan hatta ahlaki değerlere düşmanlık üzerine kurulmuş pragmatist bir sistemden ahlak eğitimi yapmasını beklemek eşyanın tabiatına aykırıdır.
Eğitim ahlaki değerleri önemseyen, bu değerleri öğrenip yaşamak isteyenler tarafından verilebilir ancak.
Eğitim verme yetkisi ve sorumluluğu öncelikle aileye aittir. Ancak şu anda bu yetki ve sorumluluk tamamen devlet tarafından kullanılmaktadır.
Eğitim; aile, medya, sosyal çevre ve yaygın eğitim sistemi içinde verilmelidir.
Aile, nasıl bir evlat görmek istiyorsa, çocuğunun hangi davranışları sergilemesini istiyor ise ona göre bir eğitim ve örneklik çabası içine girmelidir. Devlet ailenin bu sorumluluğunu kendi üzerine almasa, aile bu yetkinin ve sorumluluğun kendisinde olduğunu bilecek ve doğal olarak çocuğunun eğitimi için özel bir arayışa girecektir.
Ahlak eğitimi kişideki insani/fıtri davranışları korumak ve geliştirmek amacıyla verilir.
Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için ahlaki kavramların neler olduğunu anlamak gerekir.Ahlak eğitiminin kişide muhafaza edip geliştirmek istediği davranışların bir kısmı şunlardır:
1. Adalet: Adalet zulmün zıddıdır, her şeyi yerli yerine koymayı, hak edenin hakkını vermeyi kapsar.
2. Doğruluk: İnsanın özü ile sözünün, içi ile dışının bir olması demektir. İnsanın sözü ile yapıp ettiğinin bir olmasıdır.
3. Güvenilirlik: Emanete sahip çıkmak, güvenilir insan olmak, insanın doğru ve adil bir insan olmasıdır.
4. Kanaatkarlık: İnsanın sahip olduğu değerlerin, elinde olanın kıymetini bilmesidir. Çalışıp kazanıp hak ettiğiyle yetinmesini bilmektir.
5. Cömertlik: İnsanın gerektiği yerde gerektiği kadar harcaması, israf ve cimrilikten uzak durmasıdır.
6. Sabır: Hayatta karşılaştığı zorluklara karşı direnebilmesi, zulme boyun eğmeden ve zalimlik yapmadan ayakta durmayı bilmesidir.
7. Cesaret:Kınayıcının kınamasından korkmadan, hakkın rızasını en üstte tutmak, yapılması gerekeni kimseden korkmadan yapmaktır.
8. Vefa:Kendisine yapılanı unutmama, teşekkür etmek, şükretme,ahitleşmeye sadık kalmaktır.
Saydığımız bu ve benzeri kavramları kazandırmak üzere inşa edilecek bir eğitim sistemi, insani değerleri üstün, erdemli ve üretken bir hukuk toplumu oluşturur.
Öze Dönüş Dergisi 6. Sayı
Dip Notlar:
1. Lisanü’l-Arab, “hlk” md.
2. TDV İslam ansiklopedisi cilt: 2, sayfa: 1, AHLAK - Mustafa Çağrıcı
3. Kalem 4
4. Muvatta, Husnü'l Halk, 8; Müsned, 2/381
5. Müslim, Misafirin, 139
6. Prf. Dr. Selahattin Ertürk
7. Ragıb el-İsfahani, el-Müfredat, “alm” md.
8. Firûzabadi, el-Ķāmûsü’l-muĥiŧ, “rbv” md.
9. El-Müfredat, “rbv” md.
10. Envarü’t-tenzil, I, 7
11. Es-Sıhah, “edb”, “hzb” md.leri
12. Firûzabadi, el-Ķāmûsü’l-muhit, “svs” md.;Lisanü’l-Arab, “svs” md.; Tacü’l-arûs, “svs” md.).
13. TDV İslam ANSİKLOPEDİSİ.(TALİM ve TERBİYE, İslam Tarihinde Talim ve Terbiye, yıl: 2010, cilt: 39, sayfa: 515-523 Ziya Kazıcı - Halis Ayhan)