İslam dünyasının içinden geçtiği sürecin dikkatle tetkik edilmesi, ivedilikle çözüm isteyen sorunlara her kesimin, kurumun ve bireyin müspet anlamda katkı sunması kaçınılmaz bir durumdur. Sunulabilecek bu katkılar, bir karıncanın ateşi söndürmek için ağzında su taşıması kadar mütevazı olabileceği gibi, büyük organizasyonların devasa katkıları şeklinde de gerçekleşebilir. Her ne şekilde olursa olsun, önemli olan doğru ve samimi bir şekilde yapılıyor olmasıdır. Doğru ve samimi bir şekilde yapılıyor olması dünyevî ve uhrevî sonuçların müspet olmasını sağlayacaktır.
Bu çerçevede birinci sayıda dosya konusu olarak işlemeye çalıştığımız ve konunun din felsefesinden, ameli sorunlara, oradan hareket fıkhına kadar birçok yansımasının olduğu ‘’ şiddet’’ kavramı dergimizin konusu oldu. Bu konuyla başlamamızın önemli sebeplerinden biri, sahip olduğu mevcut birikim ve kalitesiyleİslam dünyasının içerik ve görüntü itibariyle mevcut tabloyu hak etmediğine olan inancımızdır. Bizden olmayan, bize uzak olan bir yaklaşımın bizde tezahürü, tahlil ve tenkide tabi tutulması gereken bir durumdur. Mevcut halin tahlili, sebepleri ve nasıl aşılacağı,özel ve tüzel her bir Müslümanın imtihanı olarak görülmelidir.
Bu minvalde, ikinci sayının kapak konusu olarak ‘’Mezhep-Mezhepçilik’’ konusunu işlemeyi uygun gördük. Mezhep meselesinin, aslından uzaklaşılarak çok farklı ve kabulü mümkün gözükmeyen mecralara ulaştıran, kolaylaştırması gerekirken zorlaştıran, ihtilafı oldukça menfi noktalara iten uygulamalarla sistemi körelten bir yönü bulunmaktadır. İslam’ın toplumları etkileyen, onları özgürlük iklimine kavuşturan muazzam sunumunun yanında mezhep meselesinin tahlilinin yapılması oldukça hayati bir meseledir.
Meseleye mektebi olarak yaklaşımımızın ve bu konuda vardığımız anlayış düzeyinin çözüm açısından önemli olduğu kanaatindeyiz.
‘’Bugün İslam coğrafyalarında mezhep sorunundan önce, İslam’ı yaşama sorunu vardır. İslam olmadan mezhep düşünülemez. Çünkü İslam, ilahi vahyin usulü(esasları), mezhep ise o esasların şer’i delilleri çerçevesindeki yorumudur. Bir şeyin asılı yok iken fer’inden (dalından) bahsetmek ve bu da yetmezmiş gibi kavga etmek, abestir ve emperyalizmin bir oyunudur. Bakış açımız; İslam’ın en geniş ve genel çerçevesi içinde kalan mezhep, grup, cemaat, tarikat gibi dini ve sivil oluşumları, “müminler ancak kardeştirler” ayeti gereğince kardeşlik perspektifi ile değerlendirirken, her türlü mezhepçiliği ve mezhep taassubunu reddeder, mezhebi tartışmalara karşı mesafeli durmaktayız.’’
Bu sayının dosya konusu olarak belirlediğimiz “Mezhepler-Mezhepçilik” konusu hakkında kaleme alınan makalelerin yanı sıra, aileden kadın konusuna, eğitimden ahlaka, İslami hareketten Kürt sorununa kadar son derece değerli ve faydalı olduğuna inandığımız pek çok makale ve değerlendirmeyi bu sayının sayfalarında bulabileceksiniz.
İlk sayımızın baskısının beklentimizin üzerinde talep bulması ve tükenmesi bizi heyecanlandırmış ve umudumuzu güçlendirmiştir. Mütevazı imkânlarla yaptığımız bu çalışmanın daha hayırlı çabalara ve çalışmaya evirilmesi, ulaştığı her noktaya bir hayır ve bereket olması temennimizdir. Muhakkak her yeni çalışmanın eksiği ve eleştirisi olacaktır. Siz değerli dostlarımızın katkı ve dualarıyla, daha iyi bir çalışmayı size ulaştırmanın gayreti içerisinde olacağız inşallah.
Daha kaliteli ve daha verimli sayılarla sizinle birlikte olma dua ve ümidiyle Allah’a emanet olunuz…
Başarı ancak Allah’tandır.
