BASINA VE KAMUOYUNA
FRANSA VE DİĞER BATI DEVLETLERİNDEKİ İSLAM DÜŞMANLIĞINI LANETLİYORUZ
Avrupa toplumlarının günden güne ideolojik bir fanatizme yöneldiğine şahit oluyoruz.
İslam düşmanlığı Batı ülkelerinde gittikçe artmaktadır. Basına hemen her gün Müslümanlara ait iş yerlerine saldırıların olduğu, Müslüman kadınların başörtülerinden dolayı sokakta, çarşıda, okulda sözlü ve fiili tacize maruz kaldığı, insanların Müslüman olduğu için işten atıldığı, haklarının gasp edildiği ve Camilere saldırıların yapıldığı haberleri yansıyor.
İsveç'te Kur'an-ı Kerim'in yakılması, Norveç'te Kur'an-ı Kerim'in yırtılması ve Fransa'da basın özgürlüğü adına Hazreti Muhammed(a.s)’i tahkir eden karikatürlerin teşvik edilmesi kutsallara yönelik saldırılardan sadece birkaçı…
Yeni Zelanda'da 52 kişinin şehit edildiği saldırı İslam düşmanlığının hangi boyutta olduğunu göstermektedir.
Son olarak Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un “radikal İslam” ve “terör” tanımlaması altında Fransa’daki Müslümanlara potansiyel suçlu muamelesi yapması, Müslümanlara yönelik faşizme varan uygulamalara imza atması İslam düşmanlığının devlet politikasına dönüştüğünü göstermektedir.
Basına yansıyan bilgilere göre Macron; 2 Ekim’de, hükümetinin “İslamcı ayrılıkçı” fikirlerle mücadeleye ilişkin bir yasa tasarısı hazırladığını ve 9 Aralık’ta Bakanlar Kurulu’na sunacağını duyurmuştur. “İslami radikalleşme ve terörle mücadele” kisvesi altında İslam düşmanlığı yapan Makron, Fransa’daki İslami kurumlara savaş açmıştır.
Filistin’le dayanışma amacıyla çalışma yapan Şeyh Yasin Topluluğu’nu kapatacağını ve daha sonra başka dernek ve kuruluşları da kapatacağını duyurması bunun bariz bir göstergesidir.
Batı devletlerinde İslam’a, Hz. Muhammed(sav)’me ve Müslümanlara yönelik saldırılar “fikir özgürlüğü” “basın özgürlüğü” “ifade özgürlüğü” gibi gerekçelerle korunurken, Müslümanların toptan terörist ve potansiyel suçlu gibi gösterilmesi ikiyüzlülüğü de aşan faşizan bir tutumdur.
Irkçı, sömürgeci ve katliamcı temeller üzerine kurulmuş Fransa ve diğer batı devletlerinin uygar, medeni, adil ve barışçı oldukları iddialarının büyük bir yalan olduğu bu tutumlarıyla açığa çıkmıştır.
Devlet başkanlarının ve siyasetçilerin yükselen ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile mücadele etmek yerine, seçim malzemesi olarak İslam’a saldırmayı seçmeleri büyük bir handikaptır ve onlara zarardan başka bir şey vermeyecektir.
Bizler İslam’ı din olarak seçmiş ve Hz. Muhammed(sav)’i Resul ve Önder kabul etmişiz. İslam’a, Önderine ve Müslümanlara yapılan saldırıları kabul etmiyor ve acizlerin uğraşları olarak görüyoruz.
Bizim için İslam ve aziz Önderi çok değerlidir.
Yüce Rabbimiz Kur’an’ı Kerimde buyurur ki;
“Muhammed, Allah’ın Resûlüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde hâlinde, Allah’tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların Tevrat’ta ve İncil’de anlatılan durumlarıdır: Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah, kendileri sebebiyle inkârcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden iman edip salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükâfat vaad etmiştir” (Fetih Süresi 29. Ayet)
Başta Fransa olmak üzere tüm saldırganları uyarıyoruz.
İslam’a, aziz Önderine ve Müslümanlara yaptıkları hukuksuz ve insanlık dışı eylemlerden dolayı Fransa ve diğer batı devletlerini lanetliyoruz.
Ali AYGÜN
ADANA ÖZE DÖNÜŞ DERNEĞİ BAŞKANI
