Kürdistan’da Statü ve Anayasal Çözüm
Baskı, imha, inkâr ve asimilasyon politikaları nedeniyle kangrene dönüşmüş olan Kürt ve Kürdistan sorunu, üzerinde yaşadığımız topraklarda yaklaşık 200 yıldır varlığını sürdürüyor. Amed’deki Nevruz kutlamaları, Abdullah Öcalan’ın mektubunun okunması, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamaları, kanın durmasını sağladığı gibi, kalıcı bir barışın sağlanması için yeni bir yol aralamıştır.
Çatışma ortamının bitmesi, silahların susması çözüme yönelik yeni adımların atılmasını gerektirmektedir. Türkiye’de şu an hazırlıkları devam eden bir anayasa çalışması vardır. Oluşturulacak bu yeni anayasa Türkiye’deki bütün halkların kaderini çok yakından ilgilendirmektedir. Çünkü Türkiye’deki bütün meselelerin kaynağı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin üzerinde inşa edildiği kuruluş felsefesi, ilkeleri, kurumları ve militarist zihniyetin hazırlayıp halka dipçik zoruyla dayattığı anayasalardır. Türkiye’nin sosyolojik gerçekliğine, ulusal, etnik, dini, mezhebi, toplumsal çoğulculuğuna uymayan İttihatçı Kemalist devlet anlayışını değiştirmek ve özgürlükçü bir anayasayı oluşturmak zorunlu hale getirmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, felsefesi ve kuruluş ilkeleri itibariyle, üniter ve Türk ulus devleti olarak yapılandırıldı. Ulusal ve etnik topluluklar, dinler, mezhepler ve ideolojiler karşısından tarafsız ve özerk olması gereken devlet, belli bir etnik kimliği ön plana çıkaran diğer tüm farklı renkleri imha ve inkar eden bir politika izlemiştir.
Çatışma ortamının bitmesi, silahların susması çözüme yönelik yeni adımların atılmasını gerektirmektedir. Silahların susması tek başına sorunun çözümü değil, olsa olsa çözüm yolundaki önemli bir eşiğin aşılmasıdır. Hükümetin ne yazık ki şu anda, sorunun boyutlarına uygun, çözüme yetecek kapsamlı bir projesi yok. Kürtlere hiçbir şey vermeden, veriyormuş gibi yaparak, sadece Abdullah Öcalan’ı muhatap kabul edip Kürdistan halklarını bu sürecin dışında tutarak bir barış gerçekleşmez.
Sorunların temelli çözülmesi bir daha çatışma ve şiddetin olmaması için, Kürdistan halklarının hakları anayasal güvence altına alınmalıdır. Mademki barışılacak o zaman bizi tekrar çatıştırmayacak yeni bir anayasa üzerinde uzlaşmamız gerekmektedir.
Barış ve diyalog ortamının gelişmesi ve Kürd sorununa çözüm arayışlarının olduğu bir dönemde eski, köhnemiş, bütün sorunlara kaynaklık eden Kemalist Laik paradigma yerine yeni bir devlet zihniyeti ve paradigmasının geçmesi; ona uygun yeniden devletin yapılandırılmasını gerektirmektedir.
Öze Dönüş Platformu olarak biz, onurlu halkının huzur ve refahı için İslam’ın temel ilkelerine, ulusal çıkarlarına, güçlü tarihsel geçmişine ve sosyal adalete uygun, insan Hakları ve ulusal değerlere bağlı kalacak, tüm vatandaşlarının dini ve etnik unsurların haklarını garanti altına alacak halkımızın örf ve adetlerine aykırı olmayan bir anayasayı önemsemekteyiz
Biz Öze Dönüş Platformu olarak yeni anayasada kesinlikle yer alması gereken dini ve milli taleplerimizi kesin hatları ile belirlememiz gerektiğine, Konferansta bu yönlü bir kararın alınıp halkımıza deklere edilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Değerli katılımcılar, kıymetli dostlar!
Aşağıda sıralayacağım taleplerimizin devlet tarafından kabul edilmesi halinde Kürt sorununun çözümü için bir kapı aralayacağını, çatışma ortamını ortadan kaldıracağını, ileride yeni silahlı isyanların olmasını engelleyeceğini ümit etmekteyiz.
Biz Öze Dönüş Platformu olarak Gönüllü birliktelik esasına dayalı olmak kaydıyla, birlikte yaşamayı mümkün kılacak olan anayasal ortaklık tartışmalarını destekliyoruz. Kürtlerin kendi tercihleriyle özerklik, federasyon, bağımsızlık hakkının olduğunu bunun tartışma konusu yapılmaması gerektiğini, Kürt halkının kendi geleceğine ilişkin söz sahibi olması ve kendi kaderini tayin hakkının sadece Kürtlerin kararına ve onayına bırakılması gerektiğini söylüyoruz.
Halkımızın eşit, özgür, onurlu ve insanca yaşama arzusunun gereği olarak, Kürt sorununun eşit ve adil bir çözüme kavuşturulması, Türkiye’nin mevcut katı merkeziyetçi yapısını değiştirerek federal tarzda yeniden yapılanmasını gerektirmektedir.
Türkiye’nin çok uluslu, çok kültürlü yapısına, dünyada giderek daha çok karşılık bulan çoğulcu yönetim anlayışına, en uygun olan federal devlet yapılanmasıdır. Kürt sorunu ancak federal bir sistemde eşitlikçi bir çözüme ulaşabilir. Kürt halkı temel haklarına böyle bir sistem içinde tam olarak kavuşabilir.
Bu nedenle yeni anayasada, Türkiye federal bölgelere ayrılmalı Kürtlerin çoğunlukta olduğu yerlerde bölgesel kürt yönetimi oluşturulmalıdır. Türkiye’nin yeniden yapılanması federalizm ekseninde kurgulanmalı, bu bağlamda Kürt halkına, kendi kendisini yönetmesine olanak veren federal bir statü tanınmalıdır.
Federal sistemin kabul edilmesi halinde Kürt sorunu ve bu soruna bağlı bütün sorunlar federal yapı içinde çözülecek devlet ile bölgesel Kürt yönetimi arasında geliştirilen özel hukuk ile ilişkiler rayına oturtulacaktır.
Anayasal ortaklık temelinde hayata geçirilecek olan sistemin sağlıklı yürüyebilmesi için devlet öncelikli olarak şu adımları atmalıdır:
1-Acilen yeni bir anayasa hazırlanmalı, bu anayasa etnik ve dini bütün grupları Türkiye’nin zenginliği olarak kabul etmeli, herkesin farklılıklarını koruyarak barış içinde bir arada yaşamasını garanti altına almalıdır.
2-Yeni anayasanın, evrensel hukuk standartlarını esas alan bir anayasa tanımı olmalı Türkiye’de yaşayan bütün etnik ve dinî farklılıkları açıkça vatandaşlık tanımının içine almalı, vatandaşlık tanımının Türk etnisitesine dayalı ırkçı ve tekçi ifadelerden arındırılmalıdır. Farklılıkları bir üst kimlik altında birleştirecek bir formül geliştirmelidir.
3-Hazırlanacak olan Anayasa, üniter ve tekçi olmayan, tüm ulusların, etnik grupların, ideolojilerin, dinlerin, mezheplerin ve kültürlerin Kendi kimlikleriyle kendilerin temsil edebileceği bir anayasa olmalıdır.
4-Hazırlanmakta olan yeni anayasada Kürtler, millet olarak kabul edilmeli ve millet olmaktan kaynaklanan bütün hakları anayasal güvence altına alınmalıdır.
5-Kürtlerin binlerce yıldır yaşadığı coğrafya isminin Kürdistan olarak resmen kabul edilmeli, Kürdistan federal sistem içinde bir statüye kavuşturulmalı ve anayasada böyle isimlendirilmelidir.
6-Kürt dili üzerindeki bütün yasaklar kaldırılmalı, Kürtçe eğitim dili olmalı ve bu isteğimiz yeni yapılacak olan anayasada formüle edilmelidir. Kürtçe federal yapı içinde resmi dil olarak kabul edilmeli ülke genelinde Türkçenin yanı sıra Kürtçe de ikinci resmi dil olarak kabul edilmelidir.
7-Kürtçe ve Kürdistan ismiyle siyasal partiler kurulmalı, bu alanda serbestçe faaliyet serbestliği sağlanmalıdır.
8 -Kürtçe özel televizyon ve radyoların tesis ve yayın hakkı anayasal güvence altına alınarak Kürtçe basın ve yayın faaliyetlerinin halkça yürütülmesi için gerekli yasal değişiklikler yapılmalıdır.
9-Okullarda okutulan tarih, coğrafya sosyoloji v.b derslerde sadece Türklere değil diğer bütün etnik unsurlara yer verilmesi, tarih kitaplarındaki yanlı, yanlış ve düşmanlık üreten ifadelerin çıkarılıp yeniden yazılması
10-Çatışmanın sürdüğü bölgelerdeki tahribatı telafi edecek ciddi sosyo-ekonomik iyileştirmelerin ve yatırımların yapılması gerekmektedir.
11-Batı illerinde Kürtlere karşı meydana gelen linç olayları; yazılı ve görsel medyadaki düşmanlık dili engellenmeli, bu tür suçlar nefret suçları kapsamına alınarak ağır ceza ve müeyyideler uygulanmalıdır
12-Karşılıklı güven ortamının oluşturulması için İstiklal Mahkemelerinden günümüze kadar gerçekleşen tüm olayların aydınlatılması için devlet, elindeki tüm arşivleri kamuoyuna açmalı, bütün hukuk dışı uygulamaların, olayların ve faili meçhullerin aydınlatılması amacıyla STK’ların da dahil olduğu araştırma komisyonlarının oluşturulması, ulaşılan sonuçların gereğinin yapılması ve kamuoyuyla paylaşılması sağlanmalıdır.
Şeyh Said,ve arkadaşları, Said-i Kurdi ve Seyyid Rıza’nın mezar yerleri ve Fidan Göngür’ünakıbeti açıklanmalıdır
13-Tevhid-i Tedrisat yasasının kaldırılarak Kürt medreselerinin ve Kürtçe eğitim veren özel okul ve üniversitelerin açılmasının önündeki tüm hukuki engeller kaldırılmalıdır,
14-Yeni anayasa etnik ve din temelindeki tüm farklılıklara; kendi kültürlerini yaşama ve yaşatma hakkı tanımalı, 90 yılık ret ve inkarın meydana getirdiği tahribat, devlet desteği ile aşılmalıdır.
15-Diyanet İşleri başkanlığı kaldırılarak her dinin, mezhebin ve etnik kimliğin, kendi hizmetlerini serbestçe yerine getirmesi için şartlar uygun hale getirilmeli her kes kendi dili ile dini faaliyetlerini yerine getirmelidir.
17-Irak Kürtlerinin bağımsızlık yolunda atacağı her adım desteklenmeli Bölgesel Kürt Yönetimine yapılan her saldırı bütün Kürtlere yapılmış sayılmalıdır.
18-Kürtler Suriye’de siyasi bir statü oluşturmalı bütün dini, etnik, mezhebi aidiyetlerin hakları adalet ve eşitlik temelinde verilmelidir.
19- Kürdistan halkının her dört parçada serbest dolaşımına, ticari faaliyetlerine ve siyasi, içtimai, kültürel alışverişlerine hiçbir kısıtlama getirmeden izin vermelidirler.
Fikri AMEDÎ: Öze Dönüş Platformu Yürütme Kurulu Üyesi