Dünya hayatında bir kadın ve erkek olarak yaratılan her nefis kendi varoluş gayesini ifa etmekle yükümlüdür. Bununla birlikte bir kadın ve erkekten topluluklara sonra milletlere ulaşan bu serüvende Rabb, varoluş gayesinde kadın ve erkeği eşit sayarak üstünlüğün ancak takvada olduğunu bildirmiştir. Bu nedenle heterojen ve kozmopolit yapısıyla farklı kültürleri, dinleri, dilleri, gelenekleri ve anlayışları kendinde barındıran yerlerin ve kişilerin ellerinden, dillerinden, zihinlerinden ve kalplerinden bırakmamaları ve her daim diri tutmaları gereken unsurlar vardır. Birlikte yaşam olanaklarının mümkünlüğü, sevgi, eşitlik, hoşgörü ve azami derecede saygı gibi ziyadesiyle değerli olan bu unsurların düşünce ve eylemlerde rol oynamaması, gözardı edilmesi, yerini şiddete, öfkeye, tahammülsüzlüğe, ötekileştirmeye, kişiyi/ kitleyi kriminalize etmeye, yok sayma/ etmeye ve insanlığa yakışmayacak sonuçlara bırakacaktır.
Öfke, çoğu zaman ötekilere yönelik acımasızlığın yarattığı dehşet ve şiddetle sonuçlanır. Ne yazık ki şiddet en acımasız yüzünü kadınlara göstermektedir. Cinsel, fiziksel, psikolojik vb. gibi birçok alanda karşımıza çıkar. Bir örneği 8 Mart 1957 tarihinde ABD'nin New York kentinde yaşandı. 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında greve başlar. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 120 kadın işçi can verdi. Birleşmiş Milletler, bugünün “Dünya Emekçi Kadınlar Günü” olarak ilan etti.
Yaşadığımız dönemde teknolojinin, imkânların bu kadar fazla olmasına rağmen, insanlık, tarihine yeni kadın şiddet, cinayet ve istirmarı yazmaya devam ediyor. Arka planında iktidar mücadelesi, itaat ettirme olarak tanımlayabileceğimiz kadın şiddet ve cinayetleri her geçen gün artmaktadır. Geçen yılın kadın cinayetleri verilerini incelediğimizde 409 kadının sırf kadın olduğu için öldürüldüğünü görmekteyiz.
Mina Kadın Derneği olarak kamusal veya özel yaşamda kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı, ıstırap veren ya da verebilecek olan cinsiyete dayanan bir eylem, tehdit, zorlama, keyfi olarak özgürlükten, ekonomik gereksinimlerden yoksun bırakmaya karşı olduğumuzu belirterek; bu tür şiddetlere karşı ciddi yaptırımların olmasını ve yetkililerin daha duyarlı olmasını talep eder, “Dünya Emekçi Kadınlar Günü”nü anıyoruz.
