• BIST 9827.23
  • Altın 2954.659
  • Dolar 34.7445
  • Euro 36.5021
  • İstanbul 10 °C
  • Ankara 5 °C
  • Van -4 °C

MÜSLÜMANLAR VE SİYASET

M. Sıddık Marsak

 

M.Sıddık MARSAK

 

MÜSLÜMANLAR VE SİYASET

 

 

 

‘’ İbadetimiz siyaset, siyasetimiz ibadettir.Siyaset olsun, ibadet olsun işlerin sonuAllah’a varır. Ve insan yaptıklarındansorumlu olarak hesap verecektir.’’

  

Başlığın Müslümanlar ve siyaset olması bu ikisinin arasında bir mesafenin olduğu izlenimi vermektedir. Doğru tanımlandığında, yani asıllarına bakıldığında Müslümanlar ve siyasetin arasında bir mesafenin olmadığı görülecektir. İyi Müslüman aynı zamanda iyi siyasetçi (hayatın içinde siyaseti yaşayan, parti siyaseti ile uğraşan değil) anlamında kullanılabilir. “İslâm’ın hayat anlayışı, beden ve ruhun eşgüdümü üzerine kurulduğu için din ile siyaset, câmi ile idare merkezi arasında çok sıkı bir bağın meydana getirilmiş olması tabii bir şeydir. Kendi sosyal anlayışı içerisinde İslâm, birlikten ve topluluktan(cemaatten)

yanadır: yerleşik hayatı tercih eder (yeryüzünü imar sorumluluğu-Hud:61);

 

Aynı ortak bir yöne (Ka’be) yönelen namazı, dünyanın her köşesindeki müminler için aynı anda oruç tutmayı ve bayram yapmayı ve Allah’ın evini ziyareti, kadın ve erkek her Müslüman’ın başlıca görevlerinden biri olarak ister. İslâm tamamen şahsi sorumluluk üzerinde durur. Hem ferdiyetin(bireyin) gelişmesini unutmaz; hem de bütün fertleri tek bir bütün halinde, Müslüman topluluğu(cemaati) olarak örgütler. Aynı kanun, sınıfı veya dini ne olursa olsun, herkes için geçerlidir.”(1)

 

Müslüman, hayatın içinde ibadet ederken dahi bir yönü siyasidir. Doğal olanı da budur. Aksi durumda iyi Müslüman olmayı başaramamışız demektir. Çünkü Müslüman’ın hayat içindeki hedefleri dünya ve ahiret sonuçları olan hedeflerdir. Hatta dünyevi hedefleri, uhrevi hedeflere ulaştırma amacına matuftur. Bu bakış açısıyla meseleye bakıldığında Müslümanlar ve siyaset arasına mesafe koymak mümkün değildir.

 

 

 

Siyaset sözlükte "bir nesneyi düzgün ve iyi durumda bulunması için özenle gözetip korumak; hayvanı ehlileştirmek, atı terbiye etmek" gibi anlamlara gelen siyaset, "toplumun işlerini üzerine alma, yürütme, yönetme işi, insan topluluklarını yönetme sanatı" şeklinde tanımlanır. (2) Bir ülkede iktidarı elinde bulunduran kişi ya da kişilerin, toplumu ve toplumsal kurumları belli bir düzene göre yönetmeleri; bu yönetimde uygulamaya geçirilen görüşlerin tümü… (3)Toplumda herkesin manevi gelişmesini ve mutlulukta en yüksek düzeyde pay almasını sağlamak için bütün imkânları araştıran ve (uygulayan) bir disiplindir. (4) Halkı dünya ve ahirette kurtulacakları yola irşad etmekle, onların salah ve menfaatlerine çalışmaktır.(5)

 

Görüldüğü gibi farklı ifadelerine rağmen siyasetin istılahi anlamıyla anlatılan gayeler ile İslami yaşamın/siyasetin ve davetin ana gayeleri aynıdır. İslam dünya ve ahiret hedefleri olan bir dindir. Bu hedeflerin başında dünya ve ahirette insanın mutluluğu gelmektedir. Ki siyasetinde hedefinde insanların mutluluğunu sağlama vardır.Müslüman, İslam’ı yaşarken veya İslam’a davet ederken aslında siyaset yapıyor denebilir. Hiçbir Müslüman bu anlamda siyasete bigâne kalamaz.

 

Kur’an ve sünnetin, Müslümanların yaşaması için emredilen birçok konunun siyasi yönünde olduğu açıkça görülecektir. “Onlar (o müminler) ki, eğer kendilerine yeryüzünde iktidar verirsek namazı kılar, zekâtı verirler, iyiliği emreder ve kötülükten nehyederler. İşlerin sonu Allah’a varır.(6) İktidar, namaz, zekât, iyiliği emretmek ve kötülükten nehyetmek… İşte İslâm’i hayat budur. İbadetimiz siyaset, siyasetimiz ibadettir. Siyaset olsun, ibadet olsun işlerin sonu Allah’a varır. Ve insan yaptıklarından sorumlu olarak hesap verecektir. Kur’an’dabirçok ayette hayatın bir bütün olduğu, siyasi alan, dini alan gibi bir ayrımın yapılamayacağını göstermektedir.(7)

 

Batıda Siyaset

 

Batı da siyaset, politika kavramı ile ifade edilmektedir. Politika (politics), Eski Yunan’da “şehir” anlamına gelen “polis” kelimesinden türemiştir. Politika, şehir devleti ile ilgili işler anlamına gelmektedir. (8) Politika şehir yaşamının düzenlenmesi, bütün vatandaşların sorumluluk alarak şehrin ortak işleri ile ilgilenmeleri, şehir halkının refah ve mutluluğu için çalışmalarını gerektirmektedir.

 

Batı politikası/siyaseti temel esasları Demokrasi ile ifade edilmektedir. Batı, toplumsal hayatından/pratiğinden hareketle Demokratik siyaset, yaşam biçimini oluşturulmuştur. Demokratik politika/siyaset Eski Yunan’dan günümüze bu şekilde gelişerek cari(yürürlükteki) halini almıştır.

 

Demokratik batılı rejimler, kendilerini medeni, insan haklarına saygılı, erdemli yönetimler olarak takdim ve kabul ettirmeye çalışırlar. Bu iddianın doğru olmadığı geniş kabul gören bir durumdur. Bugün dünyada sebep oldukları sorunlardan dolayı birçok batılı, bugünkü şekli ile demokratik sistemin artık beklentilere cevap vermediğini, çözüm getirmediğini düşünmektedirler. Böyle düşünenlerin sayısı her geçen gün artmaktadır. (9)

 

 

 

“Demokrasilerin hareket noktasını seküler ve kutsaldan arındırılmış (profan) bir dünya görüşü teşkil eder… Dini ve dini olmayan ya da metafizik ve fizik iki alan ayrımına dayanarak, demokrasiler, dinlerin ve dinden neşet eden ahlaki telakilerin hiçbir şekilde sosyal, siyasi ve iktisadi hayata müdahil olabilecekleri fikrini kabul etmiyorlar. Tabi olarak burada, insanın ne adına ve niçin dürüst, ahlaklı ve erdemli davranışlarda bulunması gerektiği sorusu cevapsız kalıyor.” (10)

 

Ayrıca demokrasilerde particiliğe dayalı siyaset, çok sağlam ahlaki ilkelere dayandırılamadığı için, toplumda çatışma, çekişme, ötekileştirme gibi olumsuz/değer dışı sonuçları olmaktadır. Parti fanatizmi telafisi olmayan acılara sebep olmaktadır. Toplumsal barış ve huzur zarar görmektedir.

 

Temiz Siyaset

 

Müslümanlar sahip oldukları inanç değerleri ile bu inancın kaynaklık etiği ahlak, köklü kültür ve medeniyet anlayışı ile toplumun refah ve huzurunu temin etmek için gayret etmelidirler. Bu çaba ve gayret, ister iktidar olsunlar veya olmasınlar cemaat düzeyinde gösterilmesi gerekir.

 

Dünyada olabilecek en sivil yapılanma olan cemaat düzeyinde İslâm’iyaşam, insani ve toplumsal sorunlara karşı duyarlı olmayı, hiçbir maddi karşılık beklemeden sorumluluk almayı, gaye ve hedeflerine uygun olarak İslâmi siyaseti yaşamayı gerektirir. Ki İslâmi siyasetin temel hedefi Allahtan sakınarak, Kitabi Keriminde emrettiklerine sarılmak, nehyetiklerinden uzak durmak suretiyle toplumda hak, adalet, refah, barış ve huzur sağlamaktır. İmam Ali(r.a), bu hedeflere uyulmadıkça insanlığın saadet, huzur ve barışa kavuşmasının mümkün olmadığını söylemektedir.(11)Müslümanlar dünyevi hiçbir hırs(makam(iktidar), mal hırsı vb.) taşımaksızın hayatı bütünlük(siyasi, ibadi, sosyal, iktisadi, hukuki) içerisinde İslami siyasetin hedeflerini gerçekleştirme çabası ilecemaat olarak yaşarlar.

 

Müslümanların hayatlarını tezkiye, terbiye etmek sureti ile kemale erme çabaları siyası hayatı da kapsamaktadır/kapsamalıdır.İbadi hayatla nefislerini tezkiye ve terbiye ettikleri gibi siyasi hayatı da tezkiye etmelidirler, temizlemelidirler.

 

Müslüman, temiz, toplumda huzur ve barışı sağlayan bir siyasetten/siyasi hayattan yoksunsa, İslâmi yaşamı sorunlu demektir. Güçlü, sahih, doğru bir İslami yaşam ile temiz siyaset doğru orantılıdır. Müslümanlar, İslam’dan uzaklaştıkça hayat içinde erdem, fazilet ve ahlaktan, temiz siyasetten de uzaklaşmış olurlar. Unutulmamalı mutluluk, saadet asrı (asr-ı saadet), Müslümanların en samimi duygularla, aşkla İslâm’ı  en güzel yaşadıkları zamanlardır. 

 

 

 

Bugün İslâm dünyasında temiz siyasetten söz edemiyorsak, bu durum maalesef Müslümanların ve İslâm dünyasındaki yönetimlerin, İslâm’dan, İslâmi siyaset ve ahlak anlayışından uzak bir hayat yaşamalarındandır.

 

Sonuç olarak:

 

Cibril hadisinde geçen “ihsan” kavramından anladığımız, hayatı bütün boyutları ile Allah’ın kontrolü altında olduğumuz bilinç ve şuuru ile yaşamamız gerekir. İyilikle, her türlü kötü niyetten uzak, Allah’ı görüyormuşçasına, hayatın bütün alanlarında(medeni, sosyal, iktisadi, hukuki, siyasi vb.) bu bilinç ve şuurla yaşamımızı sürdürmemiz gerekmektedir. Bu bilinç manevi hayatta ibadetsizliği, iktisadi/ekonomik hayatta sömürüyü, hakça olmayan paylaşımı, emeksiz kazancı, hukukta adaletsizliği, sosyal hayatta ahlaksızlığı, haksızlığı kabul etmediği gibi, siyasette de kirliliği, adaletsizliği, sahtekârlığı, kibri, ikiyüzlülüğü, hoşgörüsüzlüğü, kayırmacılığı, kamu malına ihaneti, yolsuzluğu, rüşveti asla kabul etmemektedir.

 

Müslümanlar İslâm’i siyasetin temel unsurları olan ahlak, istişare, adalet, ehliyet, hoşgörü, merhamet, sabır, akl-ı selimle hareket vb. gibiilkeleri ile İslâm’a davette/hizmette aktif olmalılar. Müslüman davetçiler, Müslümanların bugün içinde bulundukları kötü durumdan dolayı umutsuzluğa düşmemeli, düşürmemelidirler. Bütün güçleri ile Müslüman halkların sosyal, ahlaki, siyasi ve kültürel durumlarının değişmesi ve gelişmesi için çalışmalıdırlar. Dünyada şeref, ahirette de ebedi kurtuluş azığı olarak bize sadece bu çabamızın kalacağını hiçbir zaman unutmayalım.

 

  1. Muhammed Hamidullah(prof.dr), İslâm’a Giriş, Beyan yayınları, sh:148
  2. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, siyaset maddesi, c:37, sh:294
  3. İbrahim Kâfi Dönmez, Prof.(Editör), İslam’da İnanç, İbadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi,   Marmara Üniv. İFAV yayınları, C:4, Sh:1799
  4. age, c:4 Sh:1800
  5. Yusuf Kerimoğlu, Kelimeler Kavramlar, sh:148, İnkîlab yayınları
  6. Hac(22):41
  7. En’am(6):162, Şura(42):38, Nahl(16):90, …vb
  8. Mümtaz’erTürköne(Prof.-Ed), Siyaset, Sh:4, Lotus Yayınevi
  9. TageLindbom, Başaklar ve Ayrık Otları, Demokrasi Miti, İnsan Yayınları.. Kâmran İnan, Devlet İdaresi, Ötüken Neşriyat
  10. Ali Bulaç, İslâmın Siyasete Katma Değeri Nedir?. Özgün İrade Dergisi Ocak2009
  11. İmam Ali (r.a), Hz.Ali’den Devlet Adamlarına Öğütler, Sh:5, Seha neşriyat

 

 

Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Öze Dönüş | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : Van Öze Dönüş Der Tlf: 432 212 10 18 | Haber Scripti: CM Bilişim