Zakkum ağacı gibi İslam dünyasının kalbine yerleştirilen Siyonist rejim, bir süredir şeairüllahtan(ilahi şiarlardan) olan Mescid-i Aksa’ya müslümanların girişini engelleme, namaza gelen müslümanlara hunharca saldırma, elli yaşın altındakilerine namaz kılma izni vermeme türünden zalimane uygulamalarla Allah’ın şiarlarından birine karşı bir süredir yeniden saygısızlık ve saldırganlık içine girmiştir.
Kuşkusuz müslümanlar, Allah’ın şiarlarını koruma, onlara saygısızlık etmeme ve onlara karşı saygısızlık edenleri engelleme ve cezalandırma ile yükümlüdürler.
“Ey iman edenler! Allah’ın şiarına (nişanelerine), haram aya, (Ka’be’ye hediye olan) kurbanlığa, Rablerinden bol nimet ve rıza talep ederek Beyt-i Haram’a gelenlere (saldırı ve saygısızlığı) helal saymayın.”(Maide:2)
Allah’ın belirlediği sınırlar, Allah’ın şiarlarıdır ve sınırların aşılmaması, çiğnenmemesi gerekir. Haram aylarda savaşmak, Ka’be’ye götürülen kurbanlıklara ve sahiplerine saldırmak, Kâbe’ye gidenlere saldırmak Allah’ın sınırlarını aşmaktır, şeairüllahı çiğnemektir. Mescid-iAksa’da namazı engellemek ve namaza gelenlere saldırmak da Allah’ın şiarını çiğnemektir.
Ka’be, Mescid-i Aksa, Mescid-i Nebi başta olmak üzere tüm ibadet yerleri şiarüllahtandır. Safa ve Merve de öyle.
“Şüphesiz Safa ile Merve Allah’ın şiarlarındandır.”(Bakara:158)
Allah’ın şiarlarını yüceltmek, onları korumak takvalı insanların özelliklerindendir. Takvalı insan, sadece nefsini günahlardan koruyan değildir. Allah’ın şiarlarını korumak ve yüceltmek de takvadandır.
“Kim Allah’ın şiarını (nişanelerini) yüceltirse, şüphesiz bu, kalplerin takvasındandır.”(Hacc:32)
Bir iki istisna hariç, halkı müslüman olan ülkelerin salahiyetsiz ve kifayetsiz yöneticilerinden ümitsiz olduğumuz için Allah’ın şiarlarını koruma hususunda biz müslüman bireyler ve camialar olarak kudretimizdâhilindetakvamızın göstergesi olan bazımüessir tepkileri verebiliriz:
1-Hepimiz, evlerimize Mescid-i Aksa’nın esaret altında olduğunu ve özgürlüğe kavuşması gerektiğini ifade eden bir poster asabiliriz. Böylece kendimizi ve hane halkımızı Mescid-i Aksa hakkında duyarlı kılar, Allah’ın şiarını koruma hususunda şuurla yaşamasını sağlarız.
2-Hepimiz özel iş yerlerimize “Siyonist İsrail ile ticaret yapmak ve diplomatik ilişki kurmak haramdır” kısa ve öz cümlesini tablo halinde asabilir ve İsrail ürünü tüm mallara ambargo uygulayabiliriz. Ülkemizde on binlerce duyarlı müslümanın küçük ve büyük iş yeri vardır. Bütün bu iş yerlerinde böyle bir ifade asılı olsa, her gün o iş yerlerine giden yüz binlerce insan bu ifadeyi görecek, üzerinde düşünecek ve bu iş yerlerinde İsrail ürünlerinin satılmadığını anlayacaktır. Bu küçük ve herkesin yapabileceği eylem, zamanla milyonlarca insanda Siyonist israil rejimine karşı ekonomik ve diplomatik ambargo uygulama bilincinin gelişmesine vesile olacaktır. Toplumda böyle bir bilinç oluştuğu zaman, toplumun taleplerini gözardı edemeyen yöneticileri de etkileyecektir.
3-İş yeri sahibi olan her duyarlı ve takvalı müslüman, iş yerine Allah’ın şiarlarından olan Mescid-i Aksa’nın Siyonistler tarafından saygısızlığa ve saldırıya maruz kaldığını gösteren bir Mescid-i Aksa resmi asabilir. Böylece her gün milyonlarca insana gayri müslimlerin hadsizliği anımsatılır, onların bu konuda duyarlı hale gelmesi sağlanır. Toplumda oluşan duyarlılık, mutlaka bir gün yöneticilerin de aynı konuda gereken duyarlılığı göstermesine vesile olur.
4-Hepimiz özel araçlarımıza küçük bir Mescid-i Aksa resmi ve ‘Siyonist İsrail ile ticaret yapmak ve diplomatik ilişki kurmak haramdır’ ifadesini yapıştırabilir veya asabiliriz.
5-Duyarlı müslümanlara ait binlerce dernek, vakıf ve medrese vardır. Bunların tümüne de Mescid-i Aksa resmini ve İsrail ile ticaretin ve diplomatik ilişkilerin haramlığını ifade eden yazılar/tablolar asılabilir. Zira ticaret gibi diplomatik ilişkiler de haramdır. Çünkü diplomatik ilişkiler de işgalci düşmanın tasallutunun devamına katkı sunmaktadır. Düşmanın işgalinin idamesine yardımcı olan her türlü fiil caiz değildir.
Bu öneriler; yapamayacağımız, kaldıramayacağımız, gücümüzün yetmediği eylemler değildir. Yasal takibatı gerektiren eylemler de değildir ama Allah’ın şiarlarını koruma ve yüceltme hususunda kalplerimizdeki takvanın göstergesi olabilecek çapı küçük, etkisi büyük eylemlerdir. Bu tür tepkilerimizden ötürü görebileceğimiz uyarı, ikaz veya ticaretimize gelebilecek ufak zararları göze alamıyorsak, iş yerimize İsrail ile ticaret haramdır yazıp İsrail ürünlerini satmaya devam edecek isek, imanımızı ve Allah’ın şiarlarını koruma ve yüceltme hususundaki gayretimizi sorgulamamız gerekir.
Söz ve söylem güzeldir ama sadece söz ve söylem düşmana geri adım attırmaz. Sloganlarımızı, bildirilerimizi, feryatlarımızı yumuşak ama sonuçverebilir fiillerle destekleyelim. Zira fiille ve amelle desteklenmeyen sözler havada kalır.
