24 Aralık 1979 yılında Sovyetler’in Afganistan’ı işgali ve 1980’de Irak’ın İran’a saldırmasıyla başlayan savaşlar, Birinci ve ikinci Körfez savaşlarını ve muhtemel üçüncü dünya savaşına zemin hazırlayan bugünkü Ortadoğuyu bize tahmil etti.
Birinci Dünya savaşında on milyon, İkinci Dünya Savaşında kırk milyon insanın ölmesine rağmen yirminci asır boyunca küçük-büyük 250 savaş yaşandı ve bu savaşlarda 110 milyon insan hayatını kaybetti.
Birinci ve ikinci Dünya Savaşları arasındaki öldürülen insan sayısındaki 30 milyonluk fark, büyük ölçüde savaş teknolojisinin gelişmesiyle ilgilidir. 1945’li yıllardan bu yana gelişen savaş teknolojisi dikkate alınırsa, muhtemel bir üçüncü dünya savaşında ölü sayısı milyar rakamlarıyla ifade edilecektir. Sovyetler Birliği'nin son lideri Mihail Gorbaçov’un deyimiyle tek hamle yarım kıtayı tahrip edebilir.
Birinci Dünya Savaşı iki trliyon 850 milyar dolar, II. Dünya Savaşı 4 trliyon dolar, Kore Savaşı 340 milyar dolar, Süveyş Savaşı 13 milyar dolar, Vietnam Savaşı 720 milyar dolar, İsrail-Arap Savaşları 21 milyar dolar, Afganistan Savaşı (1979-89) 116 milyar dolar, İran-Irak Savaşı 150 milyar dolara mal oldu.
Muhtemel bir üçüncü dünya savaşının maddi külfetini rakamlarla ifade etmekte bile zorlanılacak gibi. Suriye iç savaşının maddi külfetiyle ilgili Merkezi Şam'da bulunan Suriye Siyasi Araştırmalar Merkezi tarafından hazırlanan raporda, 2011 yılında başlayan iç savaşın 2014 yılının sonuna kadar ülke ekonomisine dört yıldaki maliyetinin 202,6 milyar dolar olduğununu belirtmesi, olası küresel bir savaşın külfetiyle ilgili bize ip uçları vermektedir.
Libya, Suriye, Yemen ve Irak’taki iç savaşların can, mal ve ekelojik kayıplarına ilişkin son veriler henüz yok ama korkunç olacağını hepimiz tahmin edebiliyoruz. Suriye, komşumuz olduğu için ödenen faturaları daha iyi görürken Libya veYemen’de yaşananları daha az fark ediyoruz.Birleşmiş Milletler İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı ve Acil Durumlar Koordinatörü Stephen O'Brien, Yemen'de derhal önlem alınmazsa kıtlık yaşanabileceği uyarısında bulunarak, "Yemen halkı sessizce ölüyor." diye uyarıyor.Yemen'de 2 milyona yakın kişinin ise hayatta kalmak için acil gıda yardımına muhtaç olduğu uyarısını yapan O'Brein, 2,2 milyon çocuğun aşırı derecede yetersiz beslenmeye maruz kaldığını ve her 10 dakikada 10 yaş altı bir çocuğun önlenebilir hastalıklar nedeniyle öldüğünü söyüyor.
Birinci ve İkinci Dünya savaşlarının can ve mal kayıplarıyla ekolojik faturası, dünyayı barışa yönlendirmesi gerekirken silahlanma yarışına sevk etti. Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) tarafından açıklanan rapora göre dünya genelinde silahlanmaya ayrılan bütçe miktarı 2011-2015 arasında 2006-2010 yıllarına oranla yüzde 14 artmış. SIPRI'nin 2015 raporuna göre, dünyada 1.7 milyar dolar askeri harcama yapıldı. ABD 2015'te askeri harcamalara 595 milyar, 2016’da 689 milyar dolar harcadı.
Veriler dünyanın patlamaya hazır iki önemli bölgesinin Ortadoğu ve Pasifik olduğunu gösteriyor. Çünkü en fazla silah satın alan ülkelerin başında Hindistan, Çin, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) geliyor.Silah satarak en çok kazanan ülkelerin başında ise ABD, Rusya, Çin ve Almanya geliyor.
Eğer silahlanmaya ayrılan para eğitim, sağlık, tarım, üretim ve çevre gibi sorunlara ayrılsa, fakir ülkelere yardım edilse, dünyada bir tek kişi bile fakirlik sınırının altında kalmaz. Oysaki savaşlara ve silahlanmaya harcanan paralar, beşeriyetin hiç bir sorununu çözmüyor.
Mihail Gorbaçov, ‘modern dünyada savaşlar yasaklanmalıdır, çünkü karşılaştığımız küresel sorunlardan hiçbiri yoksulluk, çevre, göç, nüfus artışı ya da kaynak yetersizliği gibi sorunlar savaşlarla çözülemez" diyor.
En büyük silah ithalatçılarından biri olan Hindistan’da yılda 9 milyon çocuk açlıktan ölüyor. Hindistan’ın silahlanması, çocukların ölmesini önlemiyor.
Savaş için çalışan zihinler barış için çalışsa, insanı öldüren projelerin yerini insanı yaşatan projelerin aldığını görürdük; insani trajedilerin yerine insanlık onurunu temsil eden güzel gelişmelere tanık olurduk. Milyonlarca insanın ölümüne ve göçüne değil, milyonlarca insanın insanca yaşamasına şahitlik ederdik. Ne var ki, emperyalist devletler ve zengin silah tekelleri tarafından dünyanın büyük bir felakete doğru hızla götürüldüğünü görüyoruz.
Jean-Paule Sartre; “Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür” diyor. Emperyalist zenginlerin çıkardığı ve çıkarmak istediği savaşlara hayır demeli ve bu zenginlerin kullandığı insanlar olmaya son vermeliyiz. Çünkü dünyanın fakirleri arasında kendilerini emperyalist zenginlere kullandırtmaya hazır önemli bir azınlık var.
Dünya müstazafları ve fakirleri savaşa ve silahlanmaya karşı çıkmalı. Savaş ve silahlanma dünya fakirlerinin istediği bir şey değildir. Zira savaş zenginlerin semirmesine, fakirlerin ölmesine yol açıyor.
Savaşlara ve silahlanmaya karşı çıkmak, yaşamsal bir meseledir dünya müstazafları için.